Tuesday, July 1, 2008

"Uzun yolculuktaki hanzo encounterlari" - Blog Temizliği Part 2

...

Neyse, ben Ankara'ya gelmek için kendime 1 adet otobüs bileti aldım, 5 numara, en ön sıranın bi arkası ve yanımda kimin oturacağı belli değil. Önceki tecrübelerimden de genellikle yanındaki insanla muhabbet kurmanın pek de iyi sonuçlar doğurmadığını biliyorum (yazar belirli bir yaşa gelmiş demek oluyor bu, yoksa bir şey öğretmek niyetinde değildir.) Bir keresinde yanıma öğretmenlik hayatını anlatma aşkıyla yanıp tutuşan bir amca oturmuştu, adamın köyüne kadar her şeyini öğrendim, allahtan kolay unutabildim ama. En garibi galiba Eskişehir'e giderken yanıma oturan "lokumcu" arkadaştı. Telefon numarasını bile almıştım hey gidi hede. Adamın babasının lokumcu dükkanı varmış, babası emekli olmuş işler buna kalmış, herif de bildiğin benimsemiş olayı. Bir de adam üniversite mezunu,mezun olmuş, askerliğini yapmış gelmiş "lokum" işine sarılmış 4 kolla. Düşün otobüse biniyosun yanına oturan adam üniversite mezunu lokumcu. Zaten üniversite mezunu lokumcu başka nerde otursun yanıma di mi? "Hanzo -encounter-" olmasının sebebi bu işte. Yani bilmiyorum başka nerde yanınıza üniversite mezunu lokumcu oturur da muhabbet eder üniversite mezunu lokumcu olduğunu öğrenirsin?

Aslında bu kavramı kariyer.net gibi sitelerdeki iş tanımlarına koymak lazım.

-Lütfen listeden mesteğinizi seçiniz.
- Üzümcü, üğretmen, üstad, ... , üniversite mezunu lokumcu, evet bu! (listenin geri kalanını doğaçladım, çok da güldüm hehehe)

Neyse işte adam lokumcuymuş, bu otobüs terminallerindeki büfelere falan satıyomuş lokum, bi sürü kamyonu minibüsü falan varmış. Sürekli neli lokum ürettiklerini sayıp durmuştu hatta yol boyunca. (adını da hatırladım, hatta tam şu anda bi önceki cümleyi yazarken) Adı da Onur'du.
-Merhaba ben Onur, fıstıklı lokumum var, fındıklı lokumum var, GÜLLÜ lokum var vs. :D

Sadede gelmek gerekirse (yazının başlangıcı oluyo yani aslında) ben yine yanıma bu tarz birilerinin oturabileceğini düşünüyorum ve tek yapmak istediğim yanıma oturacak kişi geldiğinde yüzüne bakıp gülümseyip, merhaba demek. İnsanlık görevimi yapıp kendi kendime takılmak yani. Bir de gerekirse iyi yolculuklar. Sonrasında zorla bana bişeyler yedirmeye çalışacak bir amca falan olmadığı sürece sorun yok. Hayır ben pencere kenarındayken diğer sıranın koridor tarafından "leblebi" yedirmeye çalışan teyze bile olabiliyo! Yemeyince üzülüyolar bi de üstüne o zaman ben de ona üzülüyorum, cici insanım yani :D

Sadede geldim, yerime oturdum bi süre sonra "hanzo encounter" gerçekleşti. Birisi geldi, yanımdaki koltuğa yöneldi, ben de böyle sabırsızlıkla bakıyorum, bana baksın merhaba diyip gazetemi okumaya devam edeyim. Adam geldi, baktım baktım (hanzo encounter) sonra adam oturdu, direk hiç tepki vermeden. ben de ne güzel dedim içimden, döndüm gazetemi okumaya başladım.

...

-Blog Stop.

No comments: