-Böyle yapacağına kendini parmakla daha iyi demiş eski bir Çin atasözü, yaa :)
Geçen gün otobüste giderken, durağın birinde bir hatun bir de zenci bindi otobüse. Ben de 2şerli olarak bir birine bakan koltuklardan düz olanların sağında oturuyorum. Karşımda bana bakan 2 koltuk da boş. İstanbul'da veya diğer şehirlerde otobüsler nasıl tabii bilmiyorum ama anlamışsınızdır demek istediğimi (burayı sadece 3-5 kişinin okuduğunu biliyo olmama rağmen bütün millete sesleniyormuş tribini hiç bırakmıyorum elden! :D ) Neyse önce hatun geldi karşıdaki koltuklardan cam kenarında olana oturdu yani benim çaprazıma. sonra zenci geldi peşinde öküz gibi bi valizi sürükleyerek, böyle en büyük olanlardan. Bülent Ersoy'un bi valizi olsa ondan büyük olmaz yani öyle söyleyeyim. Neyse adam oturdu kızın yanına (yani benim karşıma) ondan sonra valize döndü baktı.
O anda ben, adamın içinden "ya bu valiz burda herkesin geçişini engelleyecek" diye düşünüp uyuz olacağını tahmin ettim kendi kendime, ben bunu düşünürken adam hop kaldırdı "kucağına koydu" valizi!?! Yani nasıl desem anlatmakla olmuyo, siz o cümleyi okuyana kadar herif valizi kucağına koymuştu bile öyle diyim :))) Ama böyle valiz o kadar büyük ki, valiz'in 4te 1i hatunun üstüne taştı, yarısı zencinin kucağında geri kalan 4te 1i de koridora taştı, o derece büyük bişey yani. Ben tabii ""biraz"" şaşırdım. Adam böyle kucağında eşşek ölüsüyle oturuyo.. Hemen sonrasında kız
-Onu koridorda bıraksaydın ya
dedi. Hani eleman rahatsız olmasın diye (aramızda insan olmayanlar varmış ya hani, o yüzden böyle şeyleri açıklıyorum her seferinde) Ama hatun için çok da sıra dışı bişey değil bu tarz bi durum, gayet sakin söyledi yani.. 2 türk insan orda olsa, Türk erkeği aynı hareketi yapmaya ""çalışsa"" kız arkadaşı "Necati öküz müsün?" derdi! (Zenciyle hatunu da arada evermiş olduk, hayırlısı olsun :D )
Neyse, adam böyle gerçekten çok sakin bi şekilde eliyle gerek yok dedi, sonra bana dönüp tam bir zenci aksanıyla
-rahatsız ediyor mu?
diye sordu. Ben de ağzımı açmadan elimle "yok" işareti yaptım. Çünkü ağzımı açıp bişey desem o anda kopacaktım. Adam bana rahatsız ediyor mu dediğinde ben içimden
-İnsan değilsin, ama nasıl bi hayvansın??? diye geçiriyodum hahahah.
Fiziksel ve ruhsal hayvanlık birbirinden ayrı şeyler tabii, adam özünde insan! Bana böyle gayet kibar bi şekilde ve "Türkçe" rahatsız ediyor mu diyince mala döndüm. Adam artık nasıl bi zenciyse, adamı nasıl büyüttüysem bi anda o valiz kaldırma hareketiyle , herifin Türkçe konuşabileceğini tahmin bile edemiyorum.. Otobüste yanımda birisi daha olsaydı ve zenci arkadaştan uzakta oturuyor olsaydık, arkadaşımla "herif zenci mal bebe, türkçe konuşur mu? dödföd!" gibi bir tartışmaya bile girerdim öyle diyim. Tam türk tartışması da olurdu hani.. Bütün bu gereksiz düşüncelerin yanı sıra aranızda hatunun herifle Türkçe konuştuğuna dikkat edenler, bunu hatırlayanlar da vardır, ben buna tanıklık etmiş olmama rağmen yine de göt oldum adam Türkçe konuşunca düşün artık..
Adamın Türkçe'sindeki esas olaysa aksanıydı. Adam bana, "Rahatsız ediyor mu?" derken sanki aslında "Dikembe Mutombo" diyo gibiydi hehe
Ben bi yandan keşke
-Yok abi estafurllah.
deseydim, tam türk muhabbeti olsaydı diye düşünüyorum. Eleman da herhalde
-eyvallah ciğerim. diye cevap verirdi, diye kurguladım kafada. Ya da
-Dikembe Mutombo (rahatsız ediyor mu?)
-Oskabi Stafrulla (yok abi estrafullah)
-El Hadji Djiouff (eyvallah cigerim)
gibi bir muhabbet olabilirdi diye düşündüm. Eğer futbol konusunda bilgiliysen Zimbabwece konuşmak kolay.. Ben o kadar iyiyim ki hayali muhabbetimizi sizin için Öz Zimbabwece'ye çevirebiliyorum! Avrupa Şampiyonasının etkileri hala geçmedi demek ki..(millet olarak bize travma yaşattılar.. çok pis laf sokarım) Burda not etmek isterim ki Dikembe Mutombo "rahatsız ediyor mu" cümlesine uymadı, çünkü kendisi topçu değil de basketbolcu..
Dikembe Mutombo

El Hadji Diouf

Oskabi Stafrulla
.jpg)
Tabii Oskabi Stafrulla diye bi futbolcu da yok, hatunlar nasıl olsa anlamazlar diye onu da gönül rahatlığıyla sıktım, diğer anlamayanlar için de elden gelen bişey yok :D :D (küçük kardeşimiz gereken tepkiyi vermiş hatta :)))
Neyse, karşılaşmamızın "ilk 10 saniyesi" bu kadardı, eve kadar bi 20 dakika daha gittik ama orayı özetleyeceğim tabii. Adam benim karşımda sakin sakin , valiziyle mutlu mesut oturuyor ben de kendi kendime salakça şeyler düşünüp ulan adam ne hayvan diye gülüyorum. Biraz daha gülsem herif ona güldüğümü kesin anlayacaktı. (belki de anladı ama özünden insan..) Tabii ben de ona aslında bütün olayın çok değil 10 gün kadar önce bi zat-ı muhteremin valizini kaldıramayışımdan bu seviyeye geldiğini açıklardım (Valizi kaldırabilseydim her şey farklı olurdu halbuse di mi!! :D ) Yukarıdaki, bana, valiz böyle kaldırılır diye zenci arkadaşı gönderdi yanında kız arkadaşıyla birlikte.. Ulan bi valizi kaldıramadın Berkay, bak adama!..
Tekrar neyse, (burayı lise 1deki edebiyat öğretmenime okutup, kadının çok fazla "neyse" kullandığımı görüp uyuz olmasını sağlayıp, sonra da lise'de öğrenci-hoca ilişkisinden dolayı diyemediğim gibi "s.ktir et hocam, tötüm girsin" demek istiyorum kendisine. Cevap olarak da "Terbiyesiz!" diyeceğini biliyorum..) NEYSE, yol boyunca kah gülümseyerek kah kıskanarak, kah Zimbabwece'mi geliştirmeye mi çalışsam acaba diye düşünerek (Anne: Çocuğum adam Amerikanmış, konuşsana ingilizcen gelişsin!..) zamanı geçirdim. En çok da kıskandım galiba, baya mücadele doluydu yani yolculuk :))
Ama bu işin bi sonu olacak tabii, olmalı. Son gülen iyi güler demişler. Düşündüm düşündüm ve sonra otobüs benim durağa yaklaşırken, zenci arkadaşa bakıp "içimden"
-ben iniyorum kardeş, valiz sende kalsın! (heheheh keh keh)
diye "GEÇİRİP", kendimce mutlu indim otobüsten...
-BLOG STOP
NOT1: Son kısmı anlayanlar güldüler biliyorum, anlamayanlara Troy'un türkçe seslendirilmiş versiyonunu izlemelerini tavsiye ederim..
NOT2: Hatunda da Bülent Ersoy görmemişliği olduğunu fark ettim yalnız, erkek arkadaşım zenci diye öyle valiz doldurulur mu??
No comments:
Post a Comment